8. Opis’e ulaşınca, Makedonyalı askerlerini topladı ve yaşları ya da sakatlıkları nedeniyle daha öte hizmet için uygun olmayan tüm adamların ordudan çıkarıldığını bildirdi. Onları ülkelerine gönderdi. Yola çıkarken her birine dostlarını ve akrabalarını kıskandıracak ve geri kalan Makedonyalıları gelecekte onların emeklerini ve tehlikelerini paylaşmak için heyecanlandıracak şeyler için söz verdi. İskendonatımıylader kendi payına bu sözlerle hiç kuşkusuz adamlarını hoşnut etmeyi amaçlıyordu. Makedonyalılar ise daha şimdiden hizmetlerini küçümsediğini ve onları bir savaş için bütünüyle yararsız gördüğünü duyumsadılar. Böylece, bütünüyle doğal olarak, sözlerini yalnızca bütün sefer boyunca duygularını incitmek için yaptıklarının — örneğin Pers giysilerini benimsemesi, Doğulu “Ardıllar”ın Makedonya kuşandırılması, ve Yoldaşlar süvarisine yabancı askerlerin katılması gibi — bir başka örneği olarak gördüler ve içerlediler. Sonuçta konuşmayı saygılı bir sessizlik içinde dinlemek yerine, kendilerini tutamayarak, ordudaki herkesin çıkarılmasını istediler ve acı bir şaka olarak sonraki seferinde yanına babasını alabileceğini eklediler — ki, görünürde tanrı Ammon’u demek istiyorlardı.
İskender bunları işitince çok kızdı. O sıralar saygısızlığa fazla alınır olmuştu, ve alıştığı Doğulu boyun eğme tutumu Makedonyalılara karşı eski açık yürekli tutumunu büyük ölçüde değiştirmişti. Çevresindeki subaylar ile platformdan sıçradı, parmağı ile kalabalığı karıştırmış olanların en önünde olanları göstererek muhafızlardan onları tutuklamalarını istedi. Bunlar on üç kişiydi, ve tümünün idam edilmeleri buyruğunu verdi.1 Ürkütücü bir sessizlik oldu. İskender bir kez daha kürsüye çıkarak askerlerine seslendi.
9. “Makedonyalılar, şimdi duyduğunuz yurt özleminizi durdurma gibi bir amaçla konuşmayacağım. Nereye isterseniz gidin, sizi engellemeyeceğim. Ama bilin ki, eğer böyle gidecek olursanız, bir şeyi anlamanızı istiyorum — bize nasıl davrandığınızı, ve bizim size nasıl davrandığımızı. Öyleyse size ilkin babam Filip’ten söz edeceğim, çünkü bunu yapmam gerekiyor. Filip sizleri başı boş dolaşan yoksul bir kabile olarak buldu. Çoğunuz postlar giyiyor, dağ yamaçlarında birkaç koyun otlatıyor ve onları komşularınız Trakyalılar, İllyrialılar ve Triballialılardan uzak tutmak için başarısız döğüşler veriyordunuz. Postlar yerine giymeniz için size giysiler verdi; sizi dağlardan ovalara indirdi; size sınırlarınızda düşmanlarınızla eşit koşullarda döğüşmeyi öğretti, ta ki güvenliğinizin bir zamanlar olduğu gibi köylerinizin doğal gücünde değil, ama kendi yiğitliğinizde olduğunu anlayıncaya dek. Sizleri kentli yaptı; size iyi yasalar ve töreler getirerek sizi uygarlaştırdı. Sizi boyun eğdiğiniz kabilelere, sizi ve mallarınızı yağmalayan insanlara kul ve köle olmaktan kurtardı. Sizi onlara efendi yaptı. Trakya’nın büyük bölümünü Makedonya’ya kattı, kıyıdaki en iyi yerleri ele geçirerek ülkenizi tecime açtı, ve saldırı korkusu olmaksızın barış içinde madenlerinizi işletmenizi sağladı.1 Şimdiye dek size rahatsızlık vermiş ve sizi korkudan dehşete düşürmüş Thessaly’yi sizin egemenliğiniz altına getirdi ve Fokislileri küçük düşürerek Yunanistan’ın dar ve zorlu yolunu geniş ve kolay bir yola çevirdi.2 Bizi yıllardır devirmek için şanslarını kollayan Atina ve Thebes’i öylesine aşağılara düşürdü ki — bu sırada benim kendim de babamın emeklerini paylaşıyordum3 —, Atina’ya haraç ödemek ve Thebes’e boyun eğmek yerine,4 şimdi onların varolma haklarını kendi paylarına bizden kazanmaları gerekiyor. Peloponez’e geçerek, oradaki herşeyi düzene soktu ve Perslere karşı savaş için Yunanistan’ın geri kalanının yüksek komutanı yapıldığı zaman, bunun onurunu yalnızca kendi için değil, ama Makedonya halkı için kazandı.
“Babamın sizlere sunduğu tüm bu soylu hizmetler kendi başlarına görüldüklerinde gerçekten de büyüktürler. Gene de, benimkilerle karşılaştırıldıklarında küçüktürler. Babamdan birkaç altın ve gümüş kupa, ve hazinesindeki altmış talentlik parayı kalıt aldım. Ve Filip’in borçları beş yüz talent kadardı.5 Kendim bu yüke ek olarak sekiz yüz talentlik bir borç daha aldım ve size doğru dürüst bakamayacak denli yoksul bir ülkeden yürüyerek sizin için tek bir vuruşta, ve Perslerin deniz üstünlüğü karşısında, Hellespont’un kapılarını açtım. Süvarim Darius’un satraplarını ezdi, ve İyonya’yı, Aeolia’yı, aşağı ve yukarı Frigyaları ve Lydia’yı imparatorluğunuza kattım. Miletos’u kuşatma yoluyla dize getirdim. Öteki kentler tümü de kendi istekleriyle boyun eğdiler, onları aldım ve meyvalarını toplamanız için size verdim. Mısır ve Kyrene’nin tek bir damla kan akıtmadan kazandığım varsıllıkları şimdi sizin elinizdedir. Filistin ve Suriye’nin ovaları ve Nehirler arasındaki Ülke şimdi sizin mülkünüzdür. Babil ve Baktria ve Susa sizindir; Lydia’nın altınının, İran’ın hazinesinin, Hindistan’ın varsıllığının efendileri sizlersiniz — evet, ve Hindistan’ın ötesindeki denizin de. Sizler benim yüzbaşılarım, generallerim, valilerimsiniz.
“Sizin için tüm bu çabalarımdan bana geriye bu kaftandan ve bu taçtan başka ne kaldı? Kendim için hiçbirşey almadım. Hiç kimse sizin bu iyeliklerinizden ve gelecekte kullanmanız için saklanmakta olanlardan ayrı olarak benim hazinelerimi gösteremez. Çünkü sizin yediğiniz aynı yemeği yediğime, sizin uyuduğunuz aynı uykuyu uyuduğuma göre, niçin kendime birşeyler ayırayım? Oh, gene de aranızda kendilerine ziyafetler çeken kimileriyle aynı yemeği yediğimi sanmıyorum. Ve dahası, yataklarınızda rahat uyumanız için sizden önce uyandığımı biliyorum.1
10. “Belki de diyeceksiniz ki, komutanınız olduğum için, kazandığımı benim adıma kazanmak için katlanmak zorunda kaldığınız zahmetlerin ve sıkıntıların hiç birini çekmedim. Ama aranızda benim için benim onun için çektiğimden daha çok acı çektiğini duyumsayan var mı? Haydi, eğer yaralandıysanız, soyunun ve yaralarınızı gösterin, ve ben de göstereceğim. Bedenimde sırtımdan başka yara izi taşımayan hiçbir yerim kalmadı. Yakın döğüşte kullanılan ya da uzaktan fırlatılan hiç bir silah yoktur ki, izini taşımıyor olayım. Göğüs göğüse döğüşte kılıçla yaralandım. Oklarla delindim. Mancınıktan gelen taşlar bedenimi ezdi. Birçok kez sapan taşlarının ve sopa vuruşlarının hedefi oldum. Ve tümü de sizin şanınız, sizin gönenciniz için.2 Her toprakta, her denizde, her nehirde, dağda ve ovada utkulu bir ordu olarak size dünyanın sonuna dek önderlik ettim. Sizin evlendiğiniz gibi evlendim, ve birçoklarınızın benim çocuklarımla kan bağı olan çocukları olacak. Kimilerinizin borçları vardı, ve bunların nasıl oluştuğuna burnumu sokmadan, ve iyi maaşlar almanıza ve kuşatma sonrası yağmalardan paylarınıza düşenlere bakmadan, onları ödedim. Çoğunuza sizin yürekliliğinizin ve benim saygımın hiçbir zaman yok olmayacak anıları olarak altın halkalar verdim.3 Ve savaşta kim öldüyse, ölümü şanlı ve cenaze törenleri görkemli oldu. Hemen hemen tümünün anısına yurtlarında bronz yontular dikildi. Anne ve babaları saygı görüyor ve tüm hizmetlerden ve vergilerden bağışık tutuldular.4 Çünkü benim önderliğim altında, aranızda tek bir adam bile düşmana sırtı dönük ölmedi. “Ve şimdi bundan böyle seferler için uygun olmayanları geri göndermeye karar vermiştim — ülkedeki herkesin haset ve hayranlığı için.
Ama hepiniz beni bırakmak istediğinize göre, öyleyse hepiniz gidin! Ve yurdunuza ulaştığınızda, onlara Persleri ve Medleri, Baktrialıları ve Sakaları yenen, Uxialıları, Arakhotialıları, Drangialıları ezen, Parthia’yı, Khorasmia’yı, Kaspian Denizi’ne dek Hyrkania’yı imparatorluğuna katan, Kaspian Kapılarının ötesinde Kafkasları geçen, Oxus ve Tanais nehirlerini geçen, evet, ondan önce Dionysos’tan başka hiç kimsenin geçmediği İndus’u ve ayrıca Hydaspes’i, Akesines’i ve Hydraotes’i geçen, ve eğer korkmamış olsaydınız Hyfasis’i de geçecek olan, İndus’un iki ağzından Hint Okyanusu’na açılan ve daha önce hiçbir ordunun ayak basmadığı Gedrosia Çölünü aşan, yürüyüş hattındaki Karmania’yı ve Oreitanların ülkesini ele geçiren, gemileri okyanusta Hindistan’dan Pers Körfezi’ne yelken açtıkları zaman sizin tarafınızdan Susa’ya geri getirilen — tüm bunları yapan Kralınız İskender’i terk ettiğinizi ve onu yenmiş olduğunuz barbar kabilelerin eline bıraktığınızı söyleyin. Böyle haberler emin olun ki size bu dünyada şan ve gökte ödüller kazandıracaktır. Çekilin gözümün önünden!”
ARRİAN
İSKENDER’İN SEFERLERİ
İdea Yayınevi |