Meiji Restorasyonu
Aziz Yardımlı

Meiji Anayasasının duyurusu, 11 Şubat 1889. (Toyohara Chikanobu.)
 


Meiji Restorasyonu: ‘Batılılaşan’ Feodalizm




Despotizm altında modernleşme paradoksaldir, çünkü modernleşme evrensel özgürlük bilincinin eylemidir. Meiji Restorasyonu ‘despotik bir modernlik’ yaratmaya çalıştı. Ülke feodal samurai kültürünü ortadan kaldırmak yerine, tam tersine samurainin kendisini güçlendirecek bir ekonomik, toplumsal ve politik düzenlemeler sürecine girdi. Biricik kaygı feodal Japonya’nın Batı karşısındaki bağımsızlığını ve egemenliğini sürdürmek, ülkenin bir Batı sömürgesi olmasını önlemekti. Meiji Restorasyonu ortadan kaldırması gereken güçlerin kendileri tarafından gerçekleştirildi ve bir tekerk olması gereken Meiji İmparatoru Meiji oligarşisinin bir kuklası olmaktan daha öte bir güç kazanmadı.


Modernleşme topluma yukarıdan buyrulan bir dönüşüm değil, toplumun bütününde yer alan ve yalnızca ve yalnızca yurttaşlık karakterinin gelişimi ile birlikte giden evrensel bir istenç gelişimi sürecidir. Bir devlet politikası değildir. Tersine, modernleşme devletin kendisini de demokratikleştiren yurttaşlık eylemidir. Despotlar modernleşmenin bu gerçeğini anlayamazlar, çünkü etik olarak miyopturlar. Japonya’dan çok önce, Avrupa’da Büyük Frederick’ten Büyük Katherina’ya despotlar ne zaman güçsüzleşmekte olduklarını anlasalar, sorunun ‘modernleşme’ yoluyla çözüleceğini düşündüler. Ne zaman ‘modernleşme’ gereksinimi duysalar, Voltaire’i dinleyerek bunun ancak ilerici aydın despotizmi yoluyla başarılabileceğine inandılar. Ve her zaman yanıldılar. Ama Japonya’da aydınlar değil, yalnızca despotlar vardı, ve Japonya’yı Batının pençesine düşmekten kurtaracak ‘modernleşme’ tılsımı için Japon beyin gücü yetersizdi. Meiji Restorasyonu Japonya’yı umutsuz ve acımasız bir savaş sürecine götürdü ve sonuçta Japonya’nın egemenliğini bütünüyle yitirerek bir ABD mandasına indirgenmesine neden oldu.

 

Meiji döneminin feodal samurailerinin aydınlanmak için Batıya giderek aydınlanma aramaktan başka yolları olmadığını anlamalarına karşın, despotik bilinç realiteyi ancak despotik terimlerde ölçüp biçer, ve kendi kategorilerinin ötesinde yatan onun için bilinemez birşey olarak kalır. Japonlar birer despot olarak gittikleri yerlerde yalnızca gücün asıl kaynağı olarak gördükleri teknolojiyi algıladılar. Teknoloji yararlı idi ve yalnızca yararcı bir etik gerektiriyordu. Başka bir deyişle, hiçbir etik gerektirmiyordu. Evrensel insan hakları, duyunç özgürlüğü, yasa egemenliği, etik, demokrasi gibi kavramlar shintoizm ile yetişmiş Japon entellektüelinin küt kafasının kavrayış gücünün ötesinde idi. Meiji Dönemi fethedilecek topraklarda tiranlık ve terör uygulamaya ayarlanmış bir ‘imparatorluk’ yapısı hazırlarken, ekonomisinden politikasına, sanatına, eğitim dizgesine bütün bir çağdaş Japon kültürü bir feodalizm ve teknoloji sentezi olarak şekillendi.

 

Japonya bütün bir tarihi boyunca bir imparatorluk, bir cumhuriyet, herhangi bir biçimde bir devlet olmadı. Bu Japonya için, Asya için, ve genel olarak uygarlık için büyük bir kazanım olurdu. Bir devlet, imparatorluk biçiminde bile, hakkın kaba güç üzerinde üstünlüğünü, duyunç özgürlüğünü ve yasa egemenliğini gerektirir. Ama bu belirlenimlerden herhangi birini samurai kültüründe ve samurai tarihinde aramak saçmadır. Ve bir Devlet ayrıca egemen olmalıdır. Ama Japon egemenliği ilk olarak Çin için, sonra bütün Doğu Asya ülkeleri için, ve — yalnızca Japon imgeleminde bile olsa — dünyanın bütünü için bir gözdağı olduğunu gösterdi. Ve tarih ona bu belirlenini yadsıdı — tıpkı her iki dünya savaşından sonraki Almanya’nın durumunda olduğu gibi.



‘Modern’ Japonya’nın toplumsal yapısı:
  • Kraliyet ailesi
  • Soylular
  • Savaşçılar
  • Sıradan halk

 

 

19'uncu Yüzyıl Japon Köylüsü (RESİMLER)

19’uncu Yüzyıl Japon Köylüsü

 




Teknolojik gelişme Meiji Restorasyonu gereği yalnızca biçim değiştirmiş olan samurailerin askeri güçlerini arttırdı ve ilk başarılar hemen geldi. 1895’te Çin yenildi ve 1905’te Uzak Doğu Rus donanması yok edildi. Meiji rejimi Batılılaşmanın meyvelerini toplamaya başladı.

 

Meiji Restoration (VİDEO)

Meiji Restoration (LINK)

 




Feodalizm ve İmparatorluk

 

 

İmparatorluk tininin yeniden güçlendirilmesini amaçlayan Meiji Restorasyonu Japonya’nın shogun yönetimi altındaki kapalı bir feodal toplumdan bugünkü ‘modern’ biçimine geçişinin başladığı dönem olarak kabul edilir. Ama durum biraz daha karışıktır. ‘İmparatorluğa’ geçiş Tokugawa feodal Shogunluğuna karşı feodal daimyo ve samurailerin önderliğinde yapıldı. Japonya’da güç bütünüyle bu sınıfların elinde idi ve ‘imparatorluk’ konumu bütünüyle göstermelik bir konumdu. Meiji Restorasyonu yalnızca bir feodal gücün yerine bir başka feodal gücü geçirdi.

 

Demokrasi bütünüyle istençsiz Japon halkı için anlamsız bir kavramdı. Ve bir devlet olan imparatorluk bir devletsizlik olan feodalizmin üstesinden gelecek kadar güçlü bir istenci, bir tekerki gerektiriyordu. Modern devlet ise bütün bir Dünya Tarihinin emeğini, özgürlük bilincini kazanmanın yoluna girmiş bir tarihsel gelişim düzeyini gerektirir. Meiji Restorasyonu tarihi hazır bir paket olarak almayı istedi ve Batı modelleri üzerine tasarlanan bir anayasanın, Batılı giyim kuşamın kabul edilmesinin ve Batı teknolojisini yeniden üretmenin yeterli olduğunu düşündü.

 

‘İmparatorluk’ feodal Japon tinine uyan bir kavram değildi. Feodalizme uyarlanmış bir ‘imparotor’ ise bir imparator olamazdı. Bir ek olarak, aranan devlet biçimine ‘krallık’ denmesi biraz daha yerinde olurdu, çünkü ‘imparatorluk’ terimi kozmopolitan bir nüfus ile, bir tür kültürel-çoğulculuk alanı ile bağıntılı iken, Japonya dünyanın en arı etnik nüfuslarından biri idi. Ve bir ikinci ek olarak, shintoizm Japon halkının bir halk olarak, yalnızca etnik karakter taşıyan bir küme olarak kalmasının zeminini sağladı. Ama Japonlar bir ‘imparator’ tarafından yönetilmeyi istemede direttiler ve samurai feodalizminin üstünü örtmeye yarayan göstermelik bir ‘imparator’ ile yetinmeyi kabul ettiler. Ve sonra realiteyi kavrama uydurmak ve imparatorluk biçiminin içini doldurmak için ilkin yakın çevrelerine savaş açtılar.

 

HİROHİTO (VİDEO) (1:54)

Hirohito

 



 

İmparator

  • tek-erktir,
  • tüm hakkı kendi istencinde yoğunlaştırmıştır,
  • biricik egemen güçtür,
  • ve devlettir.

Bu güç halkın istençsizliğinden türer ve tekerk bir istençsiz halklar kalabalığı üzerinde yasa egemenliği uygular. Uyruklar yasa önünde eşittir ve inançlarında özgürdürler. Öte yandan, Japon ‘imparatorları’ ayrı bir ‘politik’ kategori oluştururlar. ‘Edilgin’ imparatorlar sınıfına aittirler, egemen değildirler, tek-erk değildirler. Japon tarihi bağlamında ‘imparatorluk’ hiçbir zaman Batıda taşıdığı anlamı taşımaz. İmparator imparatorluğun birliğinin, bir devlet olmasının olanağıdır. Japon halkı feodal shogunluklara karşı her zaman bir imparatorun, koruyucu ve kollayıcı bir babanın özlemi içinde kaldı. Ve zamanı geldiğinde, imparator için, bir savaş suçlusundan daha iyi olmayan bir ‘imparator’ için bir tür evrensel harakiriyi bile göze aldı.

 

Devlet hak istencidir. Ama imparatorluk hak ile, kendinde haklı ve haksız olan ile kaygılanmaz ve hakkı bir güç sorunu olarak görür. İmparatorluk için güç haktır ve politika moral bir sorun değildir. Ön-modern despotik devlet biçimi olan imparatorluk devlet ideasına karşılık düşmez, çünkü devlet ideası evrensel insan hakları kavramını öncülü olarak alır. İmparatorluklar yarı-devletlerdir ve dünya tininin ve dünya tarihinin hakkı için ortadan kalkmaları zorunludur.


Edo Döneminden Meiji Dönemine

 

On yedinci yüzyılın başında Tokugawa İeyasu’nun acımasız gücünü kabul ettirmesi ile başlayan Edo dönemi (江戸時代 — Edo jidai) ya da Tokugawa dönemi (徳川時代 — Tokugawa jidai) (1603-1867) bütün bir ülke için bir yalıtılma ve kısıtlama dönemidir. Aynı zamanda bu “kapalı ülke” (sakoku) dönemi daimyolar ve samurailer üzerinde shogunluk egemenliğin sağlanması nedeniyle bir barış dönemidir. Bu eylemsizliğin bedeli ağır oldu. Batının modernleşme sürecine girdiği ve güçlenmekte olduğu bir evrede Tokugawa Shogunluğunun yalıtılma politikası Japonya’yı yıkımın eşiğine, Batının bir sömürgesi olma noktasına getirdi.

 

 

1872'de bir yangının alanı baştan sona yok etmesinden sonra Meiji hükümeti fırsattan yararlanarak Ginza'yı modernleşmenin bir simgesine çevirdi ve bir kağıttan-tahtadan evler kasabasını uygarlık, aydınlanma ve düzen sergileyen bir Batı kenti olarak yeniden yaptı.

 

Ginza Street, Tokyo

Ginza Street, Tokyo (LINK)

Realistic illustration of the Main Street of Brick Masonry in Ginza, Tokyo (Tokyo Ginza Yōro Renga Ishi-zukuri Shinzu) Painted by Utagawa Kuniteru II 1873 (Meiji 6) Tokyo Shiryō Collection 0422-C23ア

In terms of conveying the social situation of the Meiji period before the proliferation of photography, it can be said that there is no better material than these nishiki-e (color woodblock prints) that depict aspects of cultural enlightenment. This nishiki-e depicting a brick lined Ginza street also conveys well the atmosphere of a new age.

The construction of the city of Ginza began in 1872 (Meiji 5), but the present Ginza street was completed six years after this, as shown in the picture. It shows us a part of an all-new city landscape appearing before the people's eyes, previously unseen during the Edo period, and designed to be a model western metropolis with widened and paved roads and brick buildings, as wooden structures were banned to prevent fire.
The balcony visible on the second level was also a novelty. In Edo, the building of second story residential buildings was forbidden in principle. Because of this, there were some traders who did take two stoy buildings but only as latticed lofts. It is probable that the fine view of the town from the second floor was also thanks to the Meiji Restoration.

 



 

 

 

Restorasyonu hemen önceleyen Tokugawa shogunluk dönemi (ya da Edo dönemi, 1603-1867) ülkeyi Batıya bütünüyle kapamıştı ve yalnızca Hollandalılar ile minimalist bir ilişki sürdürülüyor, dünyada olup bitenler bu az sayıda Hollandalının hazırladığı raporlardan izleniyordu. Shogunluk kafasını kuma gömmüş, ülkeyi yıkıma götürüyor, ve hiç kimse durumu anlamıyordu. Japonya’nın uyandırılması da Batının Japonya’ya sonuçları Batının kendisi için pek de iyi çıkmayacak bir iyiliği oldu. Restorasyonu tetikleyen olay ABD Komodoru Matthew Perry’nin Japonları korkutan ‘kara gemiler’den oluşan bir donanma ile Edo’ya gelerek ülkenin ulaşım, iletişim ve tecime açılması gerektiğini bildirmesi idi.

 

Perry kendisine verilen yönergelere göre ateş açmayacak, tersine armağanlar sunacaktı. Öyle yaptı ve Batı teknolojisinin en son ürünlerini — tren, radyo, telgraf — Japonların önüne bıraktı. Bir süper gücün süper toplarının gözdağı altında bu iyi niyet gösterisini reddetmenin hiçbir anlamı yoktu. Japonya iki yüzyıldan uzun süren yatılma politikasına son verme zamanının geldiğini anladı. ABD’nin Japonya’ya bir eşitsiz anlaşma kabul ettirmesinden altı ay sonra ilkin İngilizler ve arkadan Ruslar, Fransızlar ve Hollandalılar geldi. Onlar da ayrıcalıklar istediler ve istediklerini elde ettiler. ABD kendi İç Savaşı (1861-61) nedeniyle Asya’daki etkinliğini sınırlamak zorunda kalırken, İngiliz tecimciler bölgeye akın ettiler.

 

Japonlardan genellikle düşmanlık görüyorlardı ve sonuçta Choshu ve Satsuma samurailerinin saldırılarına karşılık olarak Satsuma klanının başkenti olan Kogoshima’yı topa tuttular (1863). Bu tür çekişmeler ve çarpışmalar sürerken Japonlar tutum değiştirmeye başladı ve dünyadan yalıtılma yerine Batıyı kullanarak Batıyı yakalama politikasına döndüler. İlk iş statükoyu sürdürmeye kararlı olan Tokugawa shogunluğunun devrilmesi oldu. 1867-68 iç savaşından sonra Tokugawa klanı yenildi ve ona başkaldıran klanlar genç Mutsuhito’yu Meiji imparatoru olarak tahta oturttular. Edo ad değiştirdi ve Tokyo oldu.

 

 

 

   

1853'te Amerikan başkanı Millard Fillmore bir donanma komodoru olan Mathew Perry ile Japon hükümetine bir mektup gönderdi. Mektup Japonya'dan limanlarını Batı ile tecime açmasını istiyordu. Bu kabul edilmediğinde Japonya'ya karşı zor uygulanacaktı.

 

1854'te Japonya'nın yanıtı Kanagawa Antlaşması biçiminde geldi. ABD'nin askeri ve teknolojik üstünlüğünden korkan shogunluk yabancı gemilere gereç sağlamak üzere iki limanını açmayı kabul etti. Bir kez kapı açılınca, birçok Avrupa ülkesi ABD'yi izledi.

 

1867'de shogunluk çekildi. Edo Dönemi sona erdi ve Meiji Dönemi başladı. 30 yıl içinde Japonya yalıtılmış ve geri bir kültür olmaktan çıkarak uluslararası bir güç oldu, Batıya öykündüğünü düşünerek hemen dünyanın fethine girişti. İlkin Kore konusunda anlaşmazlığa düştüğü Çin'i yendi (1894-1895). Sonra Mançurya konusunda anlaşmazlığa düştüğü Rusya'yı yendi (1905). 1905'te Kore'yi koruması altına aldı ve 1910'da ülkeyi ilhak ederek Kore kültürünü yok etme programını başlattıi.

 

Extract from the letter of President Fillmore

Extract from the letter of President Fillmore

Extract from the letter of President Fillmore delivered by Commodore Perry to the Emperor of Japan in 1853: —

“We know that the ancient laws of your imperial majesty’s government do not allow of foreign trade… but as the state of the world changes it seems to be wise, from time to time, to make new laws.

…[The American people] think that if your imperial majesty were so far to change the ancient laws as to allow free trade between the two countries, it would be extremely beneficial to both. It sometimes happens, in stormy weather, that one of our ships is wrecked on your imperial majesty’s shores. In all such cases we ask, and expect, that our unfortunate people should be treated with kindness… until we can send a vessel and bring them away.

… we understand that there is an abundance of coal and other provisions in the Empire of Japan. Our steamships, in crossing the great ocean, burn a great deal of coal, and it is not convenient to bring it all the way from American. We wish that our steamships and other vessels should be allowed to stop in Japan and supply themselves with coal, provisions, and water. ”

 



 


Meiji Dönemine Geçiş

 

Restorasyona geçiş genellikle feodal kültürden modern kültüre geçiş olarak kabul edilir. Ama durum sıradan insanın insanlık haklarının bilincine varması ve bu değişime uygun politik bir dönüşüm istemesi gibi birşey değildir. Etnik kimlikten daha ileri gitmeyen Japon karakteri eşitlik kavramı ile yapamaz, bireysel özgürlüğün sorumluluğunu taşıyamaz, ve her zaman toplumdaki yerini onun için belirleyecek sağlam bir yetkeye gereksinir.

 

Modern etik Japon tinine uymaz, çünkü Japon tini sorgulamayan katı bir gelenek tinidir.
Bir altyapı bileşeni olarak teknoloji etik gelişim göstergesi değildir. Ve kravat ve tren de modernleşmenin belirtileri değildir. Modernleşme özsel olarak aile, toplum ve devlet yapılarının gelişimini ilgilendiren etik bir süreçtir, çünkü duyunç ve istenç özgürlüğünün bir sonucudur. Dahası, Japonya için teknoloji bir Japon yaratısı olmaması ve bir öykünme ürünü olması anlamında da dışsaldır. Japonya — tıpkı Çin gibi — yalnızca büyükçe bir etnik gruptur. Özgürlüksüzdür, kendinde iyi ve kötü ile, kendinde doğru ve eğri ile kaygılanmaz, moral yargıda bulunmaz. Bu etnik karakteristikler ile karşıtlık içinde, etik istencin yaşamı sürekli sorgulaması ve varolanı sürekli olumsuzlaması yoluyla belirlenir, yerel tikelliklerin ortadan kaldırılmasına götürür, ve özgür istenç tarafından belirlenen evrensel-ideal bir kültürün gelişmesini hedefler. Teknolojik gelişim modernleşmenin yalnızca bir yan ürünüdür ve birincil olarak pazar tarafından, insan gereksinimlerinin evrensel ölçekte doyumu ile ilgilenen ekonomik süreç tarafından güdülenir.

 

 

Restorasyon bütünüyle istençsiz ve güçsüz bir halkın ve bunun eşit ölçüde güçsüz ve istençsiz imparatorunun üzerinde yer alan bir güç kavgası idi. Japonya’nın yazgısını ne halk ne de İmparator belirleyebilirdi. Ne yapılacaksa, bunu ancak samurai istenci yapabilirdi.

 

Perry’nin kara gemilerinin varışı ve Meiji Restorasyonu arasında geçen 15 yıllık dönem (1853-1868) toplumsal karışıklıklar, suikastler, komplolar, bağlaşmalar ve bozulan bağlaşmalar, ihanetler ve kaos ile nitelenir. Kültür henüz ahlak, etik, politika gibi kavramlardan habersizdir. Bu kaotik süreçte bir demokratik yan yoktur, özgürlük ve eşitlik kavramları bütünüyle konu dışıdır, ve herşey barbarcadır. Sonunda shogunluğun yıkılması ve imparatorluğa geçiş de aynı kaosun yeniden kurulması oldu ve güç hak olmayı sürdürdü. Samurai bundan böyle feodalizmin anlamsız bir seppuku demek olduğunu anlamıştı. Onun yerine kendini ‘soylu’ bir oligarşiye yükseltme formülünü seçti ve bir ‘altın geçmiş’ mitolojisi ve ideolojisi yaratarak en eskinin en soylu olduğu sabuklamasına kapıldı. Sonuçta dengesiz bir kültür acımasız ve amansız istencini şiddet ve vahşet yoluyla dünyanın bütününe kabul ettirme denemesine girişti.

 

 

Feature History — Meiji Restoration (VİDEO 12:42)

Feature History — Meiji Restoration (LINK)


Meiji Döneminin Batılılaşma Anlayışı

 

 

"Japon Soyluluğunun Bir Aynası" (Toyohara Chikanobu, Ağustos 1887)

 

İmparatorluk ailesinin bu portresinde herşey Japonya'nın "Batılılaşmasında" İmparatorluk ailesinin sembolik rolünü vurgular — giysiler, şapka, mobilyalar, masa örtüsü, çiçek buketi, tümü de Batı tarzındadır. Yalnızca arkatasar Japon sanatının bir ürünüdür. İmparatorluk çiftinin oğlu daha sonra 1912'den 1926'ya dek İmparator olacak olan Taisho'dur.

 

 

Yeni Sarayda çınar yaprakları (Aralık 1888)

 

Burada imparatorluk ailesinin simgesel rolünün daha geleneksel yanları sergilenir. İmparator ve eşi çınar yapraklarını gören güzel bir bahçede dinlenmektedir. Uzakta görünen Fuji dağıdır. İmparator, eşi ve yanındaki erkekler Batı giysileri içinde iken, bayanlar geleneksel saray giysileri giymişlerdir. Çin mimarisinin Japon mimarisi üzerindeki etkisini gösteren klasik Asyatik biçimde olan çardakta herkes Batı tarzında koltuklarda oturmaktadır.

 

 

Anayasanın Duyurulması Töreni (1890)

 

1890 Meiji Anayasası hükümete imparator tarafından "bağışlandı" ve Alman yasal modellerinden etkilenen bir anayasal monarşi kurdu. Anayasanın imparatorun "kutsal ve çiğnenemez" olarak bildirmesine karşın, aynı zamanda parlamenter hükümet ve politik partiler için temeli de kapsıyordu.

 

 

Japon İmparatorluk Dieti (Got Yoshikage, 1890)

 

1890 Meiji Anayasasına göre toplanan bir diet ya da parlamento Avrupa'da ve ABD'de Japonya'nın "Batılılaşması"nın güçlü bir göstergesi olarak alındı. Başlangıçta mülkiyete bağlı sınırlamalar dietin avam meclisinin seçmenlerin küçük bir oranı tarafından seçilmesine izin verirken, 1925'de erkekler için seçme hakkını herkese tanıdı. Kadınlara bu hak savaştan sonra uygulamaya koyulan yeni anayasa ile 1946'da tanındı. Dietin bu betimlemesinde imparator sahneye bir balkondan bakmaktadır. Hükümet görevlileri ve seçilen diet üyeleri tümü de Batı tarzında giysiler içindedir.

 

 

Yasukuni Tapınağında Büyük Festival (Shinohara Kiyooki, 1895)

 

Yeni imparatorluk dizgesinde imparator özel olarak yerli Shinto inancı ile ilişkilendirilirken, Shinto inancı ise askeri olarak güçlü bir devletin yaratılması programı ile bütünleştirildi. Tokyo'daki Yasukini Tapınağı bu amaçla kuruldu. Tapınak 1850'lerde imparatorluk davası uğruna ölenlerin ruhlarına adandı. Büyük bronz torii ya da kapı 1887'de dikildi. Yasukuni 1930'larda ve 1940'ların başlarında yer alan Asya-Pasifik savaşında Japon yurtseverliği için önemli bir simge oldu. Bugün de Japon tininde eski öneminden ve anlamından birşeyler taşımayı sürdürmektedir.

 

 

Askeri bir Denetim (Toyohara Chikanobu, 1887)

 

1880'lerin ortalarından başlamak üzere Meiji imparatorlarının başkomutan olarak rolleri kamuya giderek artan bir vurgu ile sunuldu. Japonya imparatorluk fetihleri alanında Batılı güçlere eşit olduğunu tanıtlaması gerektiğine inanmaya başladı. "Varsıl ulus, güçlü ordu" yaratmak için bu yaygın çaba 1895'de Çin üzerinde ve 1905'te Rusya üzerinde utkularda doruğuna ulaştı.


İmparatorluk Yoluyla Modernleşme

 

Restorasyon döneminde samurailer shogunluğu ortadan kaldırdılar ve bir anayasal monarşi kurdular. İmparator 14’üncü yüzyıldan bu yana ilk kez yeniden politik güç olarak tanındı. Ama edilgin bir güç idi ve politik sorunlar söz konusu olduğunda kendini çevresindeki akıntılara bırakmaktan başka bir işi yoktu.

 

Modernleşme imparatorlukların ortadan kalkışı ve demokrasilerin doğuşu ile tanımlanırken, Japonya için modernleşmenin formülü Meiji ‘İmparatorluğu’ idi.

 

Shogunluğu devirenler Tokugawa’ya düşman olan batı ve güney feodal bölgelerinin samuraileri ve daimyoları oldu. Bu devrimin ya da darbenin güdüsü yürürlükteki feodal yapının ülkenin yabancı egemenliği altına düşmesini önleyemeyeceğinin açıkça anlaşılması idi. İki yüzyıldan daha uzun süren yalıtılma politikası bu kez düşman ile kendi terimlerinde yarışma politikası biçimini aldı.

 

Japon tini hiçbir zaman hak kavramı ile tanışmadı. Evrensel hak eşitliği ve özgürlük kavramlarından yoksun ‘restorasyon’ eski imparatorluğun yalnızca adını tahta çıkardı. Bütün bir kültür yalnızca gücün dilini konuşuyordu.

 

Egemenlik bölünemez ve devredilemezdir.

Meiji imparatorlarının ‘egemenliği’ yalnızca samurai egemenliğinin parçası idi.

 

Meiji Restorasyonu ile —

  • Feodal toprak dizgesi kaldırıldı, tüm Tokugawa toprakları (kabaca 280 daimyo bölgesi) İmparatorluğa teslim edildi, ve köylüler serflikten kurtarıldı (1871)
  • Yeni bir okul dizgesi yaratıldı (1872)
  • Bakanlardan oluşan bir hükümet dizgesi kabul edildi (1885)
  • Meiji Anayasası kabul edildi (1889) ve Diet açıldı (1890)

 

Ve sonra —

  • Çin-Japon savaşı (1894-95)
  • Rus-Japon savaşı (1904-05)
  • Kore’nin ilhakı (1910)
  • ... Dünyanın ele geçirilmesi

 

Japan: A Harmony of Past and Future

Japan: A Harmony of Past and Future


1942’de Japon İmparatorluğu

Feodal sınıfların kendileri tarafından yapılan Meji "reformları" gerçekte yalnızca feodalizmin biçimini değiştirdi ve feodal öğelerin yeni teknolojik güçleri delice amaçlar uğruna kullanmalarını sağladı. Japonya önce Asya'yı ele geçirecek, sonra bütün bir dünyanın efendisi olacaktı. Meiji Japonyası kendini bütün bir insanlığın karşısına koyuyor ve bütün bir dünya nüfusunu köleleştirilecek bir kitle olarak görüyordu. Yüzyıllar boyunca süren yalıtılma politikasının ve tarihsizliğin sonucu Japonların dünyayı algılayışlarının bir sapınç ya da sapıklık noktasına dek bozulması oldu.

 




Japanese Imperialism — World History (VİDEO)

Japanese Imperialism — World History (LINK)

 




Batılılaşma — ya da Dışsal Modernleşme (RESİMLER)

Batılılaşma — ya da Modernlik Görünüşü

 

 

 

Tokyo'da Batı tarzında balo

Batı modasına eğilim çok uzun sürmedi. 1887-1890 arasındaki kısa öykünme döneminden sonra Japonlar yavaş yavaş bu tür modaların alıştıkları eşitsizliğe uygun düşmediğini düşünmeye başladılar. ve olmadıkları şeyler olmaya çabalamaktan vazgeçtiler.

 




Batı Sömürgeciliğine Karşı Bir Önlem Olarak İmparatorluk

 

 

‘Meiji Restorasyonu’nun birinci ‘dönemi’ olan ‘Meiji Dönemi’ (1868-1952) İmparator Meiji’nin (1852-1912) gücü üstlenmesi ile başladı. İlkin başkent Kyoto’dan Tokyo’ya taşındı. Ülkenin karşı karşıya bulunduğu sorunlar ağırdı. Eğer Japonya da Çin gibi Batı emperyalizminin eline düşmeyecekse, ülkede ciddi değişimlerin yapılması zorunlu idi.

 

Meiji Restorasyonu Çin’in başına gelenleri algılayan samurailerin paniğinin bir sonucudur.

İmparator hiçbir zaman bir İmparator, gerçek bir tekerk olmadı. İstençsiz idi ve görevi yalnızca onu kuşatan güçlü feodal aristokrasinin kararlarına kafa sallamaktan oluşuyordu.

 

1868’de Meiji feodal toprak düzenini ortadan kaldırmaya, serfleri daimyolara hizmet etmekten kurtarmaya başladı ve Batı modellerine göre tasarlanan yaygın reformlar getirdi. 20’nci yüzyılın başlarında Japonya önemli bir dünya gücü olurken, 1930’larda İmparatorluk imgesi öylesine güçlendi ve yükseldi ki, bundan böyle sıradan insanların ona doğrudan bakmaları bile yasadışı oldu. İmparator öylesine tanrısal bir nitelik kazandı ki, ülkeyi doğrudan yönetmesi onu insanlaştıracak ve zayıf gösterecekti. Egemenlik uygulamada başbakan ve bakanların eline kalırken, İmparator başarısızlıkları üstlenmiyor ve başarıları hiç duraksamadan paylaşıyordu. İmparator İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonlar tarafından işlenen savaş suçlarından da sorumlu tutulmadı ve kendisine anayasada bir onur konumu verildi.

 

 

Tokyo'nun en ünlü shinto türbesi Hirohito'ya (1868-1912) adandı. Tapınağa girmeden önce dua etmek için eller ve ağız su ile arındırılır, sonra küçük kağıtlara yazılan dilekler dua duvarına iliştirilir, sonra baş iki kez eğilir, eller iki kez birleştirilir ve son olarak baş bir kez daha eğilir. Savaşın bitiminden on yıl sonra, 1955'te Ocak ayının ilk iki gününde büyük Meiji İmparatoruna adanan tapınağı yaklaşık olarak 3.500.000 kişi ziyaret etti. İmparatorluk hanedanın atası olan güneş tanrıçasına adanan İse türbesi ise ancak 400.000 kişi tarafından ziyaret edildi (aralarında başbakan ve ayrıca Moskova çizgisini izleyen sosyalistler de olmak üzere). Herşeye karşın bu sayılar savaş öncesi sayılar ile karşılaştırılamayacak kadar yüksekti. Japonya insanlık suçu işlemekle yargılanmayı hak eden imparatorunu bağrına basıyor, bir savaştan başka herşeye benzeyen Japon saldırganlığını görmezden geliyor, feodalizme bağlı kalacağını ve demokrasiyi kabul etmeyeceğini gösteriyordu. Feodal bir kültürün Nazi önderleri gibi önderlere gereksinimi yoktur, çünkü orada bir demokrasi gözdağı yoktur.

 

Meiji ‘İmparatoru’

 

 

 

İmparator Mutsuhito hükümranlık adı olarak Meiji ya da "Aydınlanmış Yönetim/Enlightened Rule” sanını üstlendiği zaman 15 yaşında idi. 122'nci imparator olan Meiji’nin 45 yıl süren hükümranlığından sonra tahta çıkan Taisho (1912-1926) ülkeyi savaşa götüren Hirohito’nun babasıdır. İki militaris imparator arasında kalan Taisho'nun dönemi göreli olarak daha barışçıl ve daha demokratiktir.

   

Shogunluğun bir tür darbe ya da devrim (Meiji Ishin) ile kaldırılmasını izleyen Meiji Dönemi (1868-1912) İmparatorun adı ile anılır. Dönem feodal Japonya'dan modern Japonya'ya keskin bir geçiş değildir ve geçmiş ile tam bir kopuş olmaktan bütünüyle uzaktır. ‘Modernlik’ her alanda yalnızca dışsaldır, yalnızca görünüştedir ve aynı aptal tarihsel feodal karakter olduğu gibi sürmektedir. Meiji dönemi feodal Edo dönemini bugün de birçok arkaik öğe barındırmayı sürdüren çağdaş Japon kültürü ile bağlar. Meiji Restorasyonu bir yandan daha önce shogunluk döneminden başlayan modernleşme çabalarının bir sürdürülmesidir. Ama öte yandan shogun ve samurai feodalizminin belirgin özelliklerinin de sürdürülmesidir.

 

İmparator Meiji’nin yönetimi sırasında izleyeceği politikanın anahatlarını belirten Beş Madde Üzerine Ant (Gokajō no Goseimon) imparatorun tahta çıkışı sırasında 6 Nisan 1868'de Kyoto İmparatorluk Sarayında Sanjō Sanetomi tarafından İmparatorun ve 400'den fazla yetkilinin önünde yüksek sesle okundu. Metnin okunması bittikten sonra hazır bulunan soylular ve daimyolar belgeyi imzaladılar ve onu yerine getirecekleri konusunda yemin ettiler. Bulunmayanlar daha sonra saraya gelerek imzalarını attılar ve toplam imza sayısı 767'ye yükseldi.

 

Beş Madde Üzerine Ant


 

“Bu ant ile, geniş bir temel üzerinde ulusal gönencin yaratılmasını ve bir anayasanın ve yasaların yapılmasını amacımız olarak kabul ediyoruz.

  1. Yaygın olarak görüşme meclisleri kurulacak ve tüm sorunlarda açık tartışma ile karara varılacaktır.
  2. Üst ve alt tüm sınıflar devlet sorunlarının yönetimini etkin olarak yerine getirmede birleşecektir.
  3. Sivil ve askeri memurlardan daha az olmamak üzere sıradan halka da hiçbir hoşnutsuzluk yaratmayacak bir yolda mesleklerini yürütme izni verilecektir.
  4. Geçmişin kötü töreleri kaldırılacak ve herşey haklı Doğa yasaları üzerine dayanacaktır.
  5. İmparatorluk egemenliğinin temelini güçlendirmek üzere bilgi tüm dünya üzerinde aranacaktır.” (W)

 

 

Gerçek bir gücü olan parlamento 1890'da dek kurulmadı ve Meiji Oligarşisi politik ve askeri gücünü 20'nci yüzyıl içlerine dek sürdürdü.

 

Bir grup hükümet görevlisi ABD ve Avrupa'ya giderek haksız anlaşmaları değiştirmeye çalıştı ve batı yönetim dizgelerini inceledi. Modernleşmede yardımcı olmak üzere 500'den fazla yabancı ile geri döndüler ve bunların çoğu Tokyo Üniversitesinde öğretmenlik yaptı. Modernleşme "Batılılaşma" olarak kabul edildi. Bütün bunlar yeni değildi ve shogunluk döneminde başlayan bir politikanın sürdürülmesi idi.


Meiji Oligarşisi

 

   

Meiji döneminin başında Japonya'da nüfusun yüzde 10'una karşılık düşmek üzere 1,9 milyon samurai vardı. Bu sayı 1789 öncesi Fransasındaki aristokratların sayısının 10 katı idi. Bu sınıf ortadan kaldırılmaya isyan etti ve direniş sonunda bir iç savaşa döndü. Osmanlı yeniçerileri durumunda olduğu gibi, samurailer yeni düzenlenen İmparatorluk Ordusunun gücü yoluyla yenildiler ve ortadan kaldırıldılar. Ama sıradan nüfustan daha eğitimli oldukları için, birçok samurai devlet görevine alındı ve bunlar kendi başına bir elit sınıf oluşturdular.

 

Meiji dönemi sık sık kullanılan terminoloji nedeniyle bir paradokslar dönemi olarak görünür. ‘Ulusal’ duyguları yükseltenler gerçekte özgürlükçü bireyler değil ama samurailerdir ve bu nedenle yükseltilen duygular ulusal değil ama etnik duygulardır. Ulus özgürdür ve egemendir. Japon ‘ulusu’ özgürlükten bütünüyle habersiz istençsiz bir kitle ya da yağın ya da halk idi. Ve feodal shogunluğun kaldırılmasına önderlik edenler yine feodal daimyoların kendileri idi. Bütün bu süreçte eşitlik, özgürlük, insan hakları gibi kavramlar görünmez, halk bütünüyle konu dışıdır, ve dönüşüm feodal kültürün kendi içerisinde yer alan yeni kurumsal düzenlemelerden oluşur. İmparatorluk konumunda hiçbir özsel değişim olmamış, İmparator yalnızca ve yalnızca feodal samurainin sözcülüğünü yapma görevini üstlenmiştir. Meiji döneminde egemen güç Meiji İmparatoru değil, Meiji Oligarşisi idi. Bu sınıfın üyeleri kokugaku denilen bir akademik akımın üyeleri idiler.

 

Tokugawa döneminde ortaya çıkan kokugaku (ya da "ulusal inceleme") akımının üyelerinin amaçları Japonya'da yeni bir düzenin yaratılması idi. Bu amaca ulaşmak için Çin, Konfiçyus ve Budhizm metinlerinden uzaklaşarak shintoya ve eski Japon klasiklerine dönülmesi gerekiyordu. Burada evrensel bir ulus duygusuna değil, ama etnik bir duyguya, giderek ırksal bir duyguya götüren bir heyecan egemendir. Bu bilinçler geçmişte yaşandığını imgeledikleri altın bir çağın özlemini duymakta, ve bunun için Japon feodal çağının da gerisine, bir arı Japon kültürünün egemen olduğunu düşündükleri bir tür arkaik evreye bakmaktadırlar. Yine Çin'den ödünç aldığı gibi, Sonnō jōi (, İmparatoru say, barbarları kov") formülü 1850'lerde ve 1860'larda Tokugawa shogunluğunu deviren akımın sloganı oldu.

 

Kokugaku okulu Japon "ulusal" karakterinin doğal olarak arı olduğunu ve Çin etkilerinden temizlenir temizlenmez görkemini sergileyeceğini savunuyordu. "Çin yüreği" "gerçek yürek"ten ya da "Japon yüreği"nden ayrı idi ve gerçek Japon yüreğinin açığa çıkması için Çin kültürünün bin yıllık etkisinin bütünüyle temizlenmesi gerekiyordu. Samurailerin elit tabakasından oluşan bu aydın oligarşlar grubunun üyeleri arasında daha sonra finans bakanı, eğitim bakanı, ordu generalleri, hükümet danışmanı ve ABD'ye ilk Japon büyükelçisi olan adlar vardı.

 

Kokugava "ulusalcı" değil, ama kabileci denmesi gereken etnik bir ideolojiyi savundu. "Ulus" kavramı "halk" kavramından bütünüyle ayrı bir kavramdır ve egemenlik ve özgürlük kavramlarını kapsar. Bu sözde ulusalcı okulun üyelerinin Japon halkı için uygun gördükleri "altın çağa" dönmek için Japon tininin tüm yabancı öğelerden arındırılması zorunlu idi. Böyle bir dönemin düşlemsel olması bir yana, Japonya "kültür" olarak kazandığı herşeyi Çin'den ödünç almıştı ve bu primitivist bölüngü şimdi Japon tinini Çin kültüründen de yalıtmak istiyordu. Meiji Oligarşisi kültürel olarak Tokugawa Shogunluğundan da daha yalıtılmacı idi. Arı Japon kültürünü Batı teknolojisi ile birleştirmeyi istiyordu.


 

"On Throwing off Asia," by FukuzawaYukichi

“On Throwing off Asia”

"We must not wait for neighbouring countries to become civilized so that we can together promote Asia’s revival. Rather we should leave their ranks and join forces with the civilized countries of the West. We don’t have to give China and Korea any special treatment just because they are neighbouring countries. We should deal with them as Western people do. Those who have bad friends cannot avoid having a bad reputation. I reject the idea that we must continue to associate with bad friends in East Asia.

From ‘On Throwing off Asia’ by FukuzawaYukichi, Quoted in Oka Yoshitake’s excellent “Prologue” to Marlene Mayo, ed.,The Emergence of Imperial Japan.

   

Yamagata Aritomo, an ex-Samurai from Choshu, became the founding father and pioneer of the modern Japanese army, serving as War Minister 1873, Prime Minister 1889 and Field Marshall 1898. He was also one of the original Genrō.

 

 


 

In the West there is England,
In the North, Russia.
My countrymen, be careful!
Outwardly they make treaties,
But you cannot tell
What is at the bottom of their hearts.
There is a Law of Nations, it is true,
But when the moment comes, remember,
The Strong eat up the Weak.

(Popular Japanese song, 1880s)

 



 

Soylu Oligarşlar


 

   

Bir samurai olan Okubo Toshimichi (1830-1878) Meiji Restorasyonuna önderlik eden "üç büyük soylu"dan biridir ve modern Japonya'nın kurucu babalarından biri olarak kabul edilir. .

 

Yine en saygın ve "en gerçek" samurailerden biri olan Saigō Takamori (Takanaga) (1828-1877) Meiji Restorasyonunun önderleri olan "üç büyük soylu"dan ikincisi olarak kabul edilir.

 

Üçüncü olarak, Kido Takayoshi (1833-1877) Meiji Restorasyonunun "üç büyük soylu" önderinden biridir.


1899 Meiji Anayasası

 

 

   

1899 Meiji Anayasası birçok noktada çelişkili idi. Despotik bir hükümeti ya da demokratik bir hükümeti aklamak için kullanılmaya açıktı. Egemenlik herhangi bir politik istenci olmayan halka değil, ama İmparatora ve dolayısıyla keyfi ve gerçekte bütünüyle edilgin bir istence aitti. 4. Maddeye göre, “İmparator İmparatorluğun başıdır ve kendisinde egemenlik haklarını birleştirir.” Yasama, yürütme ve yargı güçleri İmparatora ait idi, ama yasama Dietin onayını gerektiriyordu.

 

Japonya’nın Meiji dönemi (1868-1912) Modernleşme ya da Batılılaşma dönemidir. Tokugawa shogunluğunun devrilmesini izleyen ‘modernleşme’ henüz ancak feodal terimlerde düşünebilen bir kültürün algılayabileceği boyutlara sınırlı kaldı. Politik eşitliği de içeren evrensel insan hakları kavramı Japon bilinci için çok aşırı idi. kurumlarının kabul edilmesi işleyim ve tecim alanlarının hızla büyümesine götürdü. Bu modernleşme gerçekte hiçbir zaman silinmemiş olan geleneğin eşliğinde yer alan dışsal görünüştür. Çay törenlerinin ve bahçe süslemelerinin örtüsü altında yatan samurai ve shogunluk tini bütünüyle diridir ve İmparatorluğun Asya’ya doğru genişlemesi programında gücünden hiçbirşey yitirmediğini gösterir. Meiji Restorasyonu ile Japonya Batıya Batının kendi teknolojisi ile meydan okuyacak bir düzeyde güçlendi.

 

MEİJİ ANAYASASI (The Constitution of the Empire of Japan) / Translated by Ito Miyoji

The Constitution of the Empire of Japan

Contents


 

Imperial Oath at the Sanctuary of the Imperial Palace

We, the Successor to the prosperous Throne of Our Predecessors, do humbly and solemnly swear to the Imperial Founder of Our House and to Our other Imperial Ancestors that, in pursuance of a great policy co-extensive with the Heavens and with the Earth, We shall maintain and secure from decline the ancient form of government.

In consideration of the progressive tendency of the course of human affairs and in parallel with the advance of civilization, We deem it expedient, in order to give clearness and distinctness to the instructions bequeathed by the Imperial Founder of Our House and by Our other Imperial Ancestors, to establish fundamental laws formulated into express provisions of law, so that, on the one hand, Our Imperial posterity may possess an express guide for the course they are to follow, and that, on the other, Our subjects shall thereby be enabled to enjoy a wider range of action in giving Us their support, and that the observance of Our laws shall continue to the remotest ages of time. We will thereby to give greater firmness to the stability of Our country and to promote the welfare of all the people within the boundaries of Our dominions; and We now establish the Imperial House Law and the Constitution. These Laws come to only an exposition of grand precepts for the conduct of the government, bequeathed by the Imperial Founder of Our House and by Our other Imperial Ancestors. That we have been so fortunate in Our reign, in keeping with the tendency of the times, as to accomplish this work, We owe to the glorious Spirits of the Imperial Founder of Our House and of Our other Imperial Ancestors.

We now reverently make Our prayer to Them and to Our Illustrious Father, and implore the help of Their Sacred Spirits, and make to Them solemn oath never at this time nor in the future to fail to be an example to our subjects in the observance of the Laws hereby established.

May the Heavenly Spirits witness this Our solemn Oath.

Imperial Speech on the Promulgation of the Constitution

Whereas We make it the joy and glory of Our heart to behold the prosperity of Our country, and the welfare of Our subjects, We do hereby, in virtue of the supreme power We inherit from Our Imperial Ancestors, promulgate the present immutable fundamental law, for the sake of Our present subjects and their descendants.

The Imperial Founder of Our House and Our other Imperial Ancestors, by the help and support of the forefathers of Our subjects, laid the foundation of Our Empire upon a basis, which is to last forever. That this brilliant achievement embellishes the annals of Our country, is due to the glorious virtues of Our Sacred Imperial Ancestors, and to the loyalty and bravery of Our subjects, their love of their country and their public spirit. Considering that Our subjects are the descendants of the loyal and good subjects of Our Imperial Ancestors, We doubt not but that Our subjects will be guided by Our views, and will sympathize with all Our endeavours, and that, harmoniously cooperating together, they will share with Us Our hope of making manifest the glory of Our country, both at home and abroad, and of securing forever the stability of the work bequeathed to Us by Our Imperial Ancestors.

The Constitution of the Empire of Japan

Having, by virtue of the glories of Our Ancestors, ascended the throne of a lineal succession unbroken for ages eternal; desiring to promote the welfare of, and to give development to the moral and intellectual faculties of Our beloved subjects, the very same that have been favoured with the benevolent care and affectionate vigilance of Our Ancestors; and hoping to maintain the prosperity of the State, in concert with Our people and with their support, We hereby promulgate, in pursuance of Our Imperial Rescript of the 12th day of the 10th month of the 14th year of Meiji, a fundamental law of the State, to exhibit the principles, by which We are guided in Our conduct, and to point out to what Our descendants and Our subjects and their descendants are forever to conform.

The right of sovereignty of the State, We have inherited from Our Ancestors, and We shall bequeath them to Our descendants. Neither We nor they shall in future fail to wield them, in accordance with the provisions of the Constitution hereby granted.

We now declare to respect and protect the security of the rights and of the property of Our people, and to secure to them the complete enjoyment of the same, within the extent of the provisions of the present Constitution and of the law.

The Imperial Diet shall first be convoked for the 23rd year of Meiji, and the time of its opening shall be the date, when the present Constitution comes into force.

When in the future it may become necessary to amend any of the provisions of the present Constitution, We or Our successors shall assume the initiative right, and submit a project for the same to the Imperial Diet. The Imperial Diet shall pass its vote upon it, according to the conditions imposed by the present Constitution, and in no otherwise shall Our descendants or Our subjects be permitted to attempt any alteration thereof.

Our Ministers of State, on Our behalf, shall be held responsible for the carrying out of the present Constitution, and Our present and future subjects shall forever assume the duty of allegiance to the present Constitution.

[His Imperial Majesty's Sign-Manual.]

[Privy Seal.]

The 11th day of the 2nd month of the 22nd year of Meiji.
(Countersigned)
 
Count Kuroda Kiyotaka,
Minister President of State.
Count Ito Hirobumi,
President of the Privy Council.
Count Okuma Shigenobu,
Minister of State for Foreign Affairs.
Count Saigo Tsukumichi,
Minister of State for the Navy.
Count Inouye Kaoru,
Minister of State for Agriculture and Commerce.
Count Yamada Akiyoshi,
Minister of State for Justice.
Count Matsugata Masayoshi,
Minister of State for Finance, and Minister of State for Home Affairs.
Count Oyama Iwao,
Minister of State for War.
Viscount Mori Arinori,
Minister of State for Education.
Viscount Enomoto Takeaki,
Minister of State for Communications.

The Constitution of the Empire of Japan

 

Chapter I. The Emperor.

  • Article 1. The Empire of Japan shall be reigned over and governed by a line of Emperors unbroken for ages eternal.
  • Article 2. The Imperial Throne shall be succeeded to by Imperial male descendants, according to the provisions of the Imperial House Law.
  • Article 3. The Emperor is sacred and inviolable.
  • Article 4. The Emperor is the head of the Empire, combining in Himself the rights of sovereignty, and exercises them, according to the provisions of the present Constitution.
  • Article 5. The Emperor exercises the legislative power with the consent of the Imperial Diet.
  • Article 6. The Emperor gives sanction to laws, and orders them to be promulgated and executed.
  • Article 7. The Emperor convokes the Imperial Diet, opens, closes and prorogues it, and dissolves the House of Representatives.
  • Article 8. The Emperor, in consequence of an urgent necessity to maintain public safety or to avert public calamities, issues, when the Imperial Diet is not sitting, Imperial Ordinances in the place of law.
    (2) Such Imperial Ordinances are to be laid before the Imperial Diet at its next session, and when the Diet does not approve the said Ordinances, the Government shall declare them to be invalid for the future.
  • Article 9. The Emperor issues or causes to be issued, the Ordinances necessary for the carrying out of the laws, or for the maintenance of the public peace and order, and for the promotion of the welfare of the subjects. But no Ordinance shall in any way alter any of the existing laws.
  • Article 10. The Emperor determines the organization of the different branches of the administration, and salaries of all civil and military officers, and appoints and dismisses the same. Exceptions especially provided for in the present Constitution or in other laws, shall be in accordance with the respective provisions (bearing thereon).
  • Article 11. The Emperor has the supreme command of the Army and Navy.
  • Article 12. The Emperor determines the organization and peace standing of the Army and Navy.
  • Article 13. The Emperor declares war, makes peace, and concludes treaties.
  • Article 14. The Emperor proclaims the law of siege.
    (2) The conditions and effects of the law of siege shall be determined by law.
  • Article 15. The Emperor confers titles of nobility, rank, orders and other marks of honor.
  • Article 16. The Emperor orders amnesty, pardon, commutation of punishments and rehabilitation.
  • Article 17. A Regency shall be instituted in conformity with the provisions of the Imperial House Law.
    (2) The Regent shall exercise the powers appertaining to the Emperor in His name.

 

Chapter II. Rights and Duties of Subjects

  • Article 18. The conditions necessary for being a Japanese subject shall be determined by law.
  • Article 19. Japanese subjects may, according to qualifications determined in laws or ordinances, be appointed to civil or military offices equally, and many fill any other public offices.
  • Article 20. Japanese subjects are amenable to service in the Army or Navy, according to the provisions of law.
  • Article 21. Japanese subjects are amenable to the duty of paying taxes, according to the provisions of law.
  • Article 22. Japanese subjects shall have the liberty of abode and of changing the same within the limits of the law.
  • Article 23. No Japanese subject shall be arrested, detained, tried or punished, unless according to law.
  • Article 24. No Japanese subject shall be deprived of his right of being tried by the judges determined by law.
  • Article 25. Except in the cases provided for in the law, the house of no Japanese subject shall be entered or searched without his consent.
  • Article 26. Except in the cases mentioned in the law, the secrecy of the letters of every Japanese subject shall remain inviolate.
  • Article 27. The right of property of every Japanese subject shall remain inviolate.
    (2) Measures necessary to be taken for the public benefit shall be any provided for by law.
  • Article 28. Japanese subjects shall, within limits not prejudicial to peace and order, and not antagonistic to their duties as subjects, enjoy freedom of religious belief.
  • Article 29. Japanese subjects shall, within the limits of law, enjoy the liberty of speech, writing, publication, public meetings and associations.
  • Article 30. Japanese subjects may present petitions, by observing the proper forms of respect, and by complying with the rules specially provided for the same.
  • Article 31. The provisions contained in the present Chapter shall not affect the exercise of the powers appertaining to the Emperor, in times of war or in cases of a national emergency.
  • Article 32. Each and every one of the provisions contained in the preceding Articles of the present Chapter, that are not in conflict with the laws or the rules and discipline of the Army and Navy, shall apply to the officers and men of the Army and of the Navy.

 

Chapter III. The Imperial Diet

  • Article 33. The Imperial Diet shall consist of two Houses, a House of Peers and a House of Representatives.
  • Article 34. The House of Peers shall, in accordance with the Ordinance concerning the House of Peers, be composed of the members of the Imperial Family, of the orders of nobility, and of those persons, who have been nominated thereto by the Emperor.
  • Article 35. The House of Representatives shall be composed of Members elected by the people, according to the provisions of the Law of Election.
  • Article 36. No one can at one and the same time be a Member of both Houses.
  • Article 37. Every law requires the consent of the Imperial Diet.
  • Article 38. Both Houses shall vote upon projects of law submitted to it by the Government, and may respectively initiate projects of law.
  • Article 39. A Bill, which has been rejected by either the one or the other of the two Houses, shall not be again brought in during the same session.
  • Article 40. Both Houses can make representations to the Government, as to laws or upon any other subject. When, however, such representations are not accepted, they cannot be made a second time during the same session.
  • Article 41. The Imperial Diet shall be convoked every year.
  • Article 42. A session of the Imperial Diet shall last during three months. In case of necessity, the duration of a session may be prolonged by the Imperial Order.
  • Article 43. When urgent necessity arises, an extraordinary session may be convoked, in addition to the ordinary one.
    (2) The duration of an extraordinary session shall be determined by Imperial Order.
  • Article 44. The opening, closing, prolongation of session and prorogation of the Imperial Diet, shall be effected simultaneously for both Houses.
    (2) In case the House of Representatives has been ordered to dissolve, the House of Peers shall at the same time be prorogued.
  • Article 45. When the House of Representatives has been ordered to dissolve, Members shall be caused by Imperial Order to be newly elected, and the new House shall be convoked within five months from the day of dissolution.
  • Article 46. No debate can be opened and no vote can be taken in either House of the Imperial Diet, unless not less than one third of the whole number of the Members thereof is present.
  • Article 47. Votes shall be taken in both Houses by absolute majority. In the case of a tie vote, the President shall have the casting vote.
  • Article 48. The deliberations of both Houses shall be held in public. The deliberations may, however, upon demand of the Government or by resolution of the House, be held in secret sitting.
  • Article 49. Both Houses of the Imperial Diet may respectively present addresses to the Emperor.
  • Article 50. Both Houses may receive petitions presented by subjects.
  • Article 51. Both Houses may enact, besides what is provided for in the present Constitution and in the Law of the Houses, rules necessary for the management of their internal affairs.
  • Article 52. No Member of either House shall be held responsible outside the respective Houses, for any opinion uttered or for any vote given in the House. When, however, a Member himself has given publicity to his opinions by public speech, by documents in print or in writing, or by any other similar means, he shall, in the matter, be amenable to the general law.
  • Article 53. The Members of both Houses shall, during the session, be free from arrest, unless with the consent of the House, except in cases of flagrant delicts, or of offences connected with a state of internal commotion or with a foreign trouble.
  • Article 54. The Ministers of State and the Delegates of the Government may, at any time, take seats and speak in either House.

 

Chapter IV. The Ministers of State and the Privy Council

  • Article 55. The respective Ministers of State shall give their advice to the Emperor, and be responsible for it.
    (2) All Laws, Imperial Ordinances, and Imperial Rescripts of whatever kind, that relate to the affairs of the State, require the countersignature of a Minister of State.
  • Article 56. The Privy Councillors shall, in accordance with the provisions for the organization of the Privy Council, deliberate upon important matters of State, when they have been consulted by the Emperor.

 

Chapter V. The Judicature

  • Article 57. The Judicature shall be exercised by the Courts of Law according to law, in the name of the Emperor.
    (2) The organization of the Courts of Law shall be determined by law.
  • Article 58. The judges shall be appointed from among those, who possess proper qualifications according to law.
    (2) No judge shall be deprived of his position, unless by way of criminal sentence or disciplinary punishment.
    (3) Rules for disciplinary punishment shall be determined by law.
  • Article 59. Trials and judgments of a Court shall be conducted publicly. When, however, there exists any fear that, such publicity may be prejudicial to peace and order, or to the maintenance of public morality, the public trial may be suspended by provisions of law or by the decision of the Court of Law.
  • Article 60. All matters, that fall within the competency of a special Court, shall be specially provided for by law.
  • Article 61. No suit at law, which relates to rights alleged to have been infringed by the illegal measures of the executive authorities, and which shall come within the competency of the Court of Administrative Litigation specially established by law, shall be taken cognizance of by a Court of Law.

 

Chapter VI. Finance

  • Article 62. The imposition of a new tax or the modification of the rates (of an existing one) shall be determined by law.
    (2) However, all such administrative fees or other revenue having the nature of compensation shall not fall within the category of the above clause.
    (3) The raising of national loans and the contracting of other liabilities to the charge of the National Treasury, except those that are provided in the Budget, shall require the consent of the Imperial Diet.
  • Article 63. The taxes levied at present shall, in so far as are not remodelled by new law, be collected according to the old system.
  • Article 64. The expenditure and revenue of the State require the consent of the Imperial Diet by means of an annual Budget.
    (2) Any and all expenditures overpassing the appropriations set forth in the Titles and Paragraphs of the Budget, or that are not provided for in the Budget, shall subsequently require the approbation of the Imperial Diet.
  • Article 65. The Budget shall be first laid before the House of Representatives.
  • Article 66. The expenditures of the Imperial House shall be defrayed every year out of the National Treasury, according to the present fixed amount for the same, and shall not require the consent thereto of the Imperial Diet, except in case an increase thereof is found necessary.
  • Article 67. Those already fixed expenditures based by the Constitution upon the powers appertaining to the Emperor, and such expenditures as may have arisen by the effect of law, or that appertain to the legal obligations of the Government, shall be neither rejected nor reduced by the Imperial Diet, without the concurrence of the Government.
  • Article 68. In order to meet special requirements, the Government may ask the consent of the Imperial Diet to a certain amount as a Continuing Expenditure Fund, for a previously fixed number of years.
  • Article 69. In order to supply deficiencies, which are unavoidable, in the Budget, and to meet requirements unprovided for in the same, a Reserve Fund shall be provided in the Budget.
  • Article 70. When the Imperial Diet cannot be convoked, owing to the external or internal condition of the country, in case of urgent need for the maintenance of public safety, the Government may take all necessary financial measures, by means of an Imperial Ordinance.
    (2) In the case mentioned in the preceding clause, the matter shall be submitted to the Imperial Diet at its next session, and its approbation shall be obtained thereto.
  • Article 71. When the Imperial Diet has not voted on the Budget, or when the Budget has not been brought into actual existence, the Government shall carry out the Budget of the preceding year.
  • Article 72. The final account of the expenditures and revenues of the State shall be verified and confirmed by the Board of Audit, and it shall be submitted by the Government to the Imperial Diet, together with the report of verification of the said Board.
    (2) The organization and competency of the Board of Audit shall be determined by law separately.

 

Chapter VII. Supplementary Rules

  • Article 73. When it has become necessary in future to amend the provisions of the present Constitution, a project to that effect shall be submitted to the Imperial Diet by Imperial Order.
    (2) In the above case, neither House can open the debate, unless not less than two thirds of the whole number of Members are present, and no amendment can be passed, unless a majority of not less than two thirds of the Members present is obtained.
  • Article 74. No modification of the Imperial House Law shall be required to be submitted to the deliberation of the Imperial Diet.
    (2) No provision of the present Constitution can be modified by the Imperial House Law.
  • Article 75. No modification can be introduced into the Constitution, or into the Imperial House Law, during the time of a Regency.
  • Article 76. Existing legal enactments, such as laws, regulations, Ordinances, or by whatever names they may be called, shall, so far as they do not conflict with the present Constitution, continue in force.
    (2) All existing contracts or orders, that entail obligations upon the Government, and that are connected with expenditure, shall come within the scope of Article 67.

 



 

Japon İşleyim Devrimi

 

Meiji egemenleri 1880'lerin başında işleyimselleşme için altyapıyı hazırlamaya başladılar. İzleyen yirmi yıl içinde yeni demiryolları yapıldı, yeni tecim yasaları çıkarıldı ve uzun erimli krediler için özel bankalar kuruldu. Başlangıçta küçük bir sayıda özel yatırımcı ve ancak sınırlı bir başarı ile kârlı fabrika üretimi yapabildi. Ama 1890'lardan sonra ekonomik etkinlik yoğunlaştı. Bu dönemde üretim yılda %5 oranında artış gösterdi (dünya üretimi için oran %3,5 idi). 1895-1915 arasında ABD işleyimsel üretimi iki katına çıkarken, oran aynı dönemde Japonya için iki buçuk idi. İşleyimselleşmenin öncüsü tekstil işleyimi idi. 1890'dan 1913'e dek ipek üretimi dört katına çıktı ve üretim büyük ölçüde makineleştirildi. Pamuklu üretiminin yarısı başlıca Çin ve Kore olmak üzere yabancı ülkelere satılıyordu. Erken işleyimselleşme evresinde kömür ve metal madenciliği ikinci öncü kesim oldu. 1876'dan sonraki yirmi yıl içinde mineral üretimi %700 arttı. Üretilen kömürün yarısı Japon işleyimini beslerken, geri kalanın çoğu Japon limanlarına gelen buharlı gemilere satılıyordu.

 

1886 ve 1892 arasında özel girişimciler on dört yeni demiryolu şirketi kurdular. Lokomotiflerin ve rayların Batıdan satın alınmasına karşın, özel demiryollarının uzunluğu hükümet demiryollarının uzunluğunun iki katına çıktı. Borsa 1890'da bir finans bunalımı ve çöküş yaşayacak kadar güçlendi. Kişisel girişimin desteklenmesine karşın, üretim en sonunda önemli ölçüde bir devlet sorunu olarak kalmayı sürdürdü. Madencilik, gemicilik gibi kesimlerde devletin finans desteği kurtarıcı oldu. Yine, gümrük vergilerinin arttırılması yoluyla da Japon işleyimi kollandı ve güçlendirildi.

 

Zaibatsuların (birçok işleyim dalına yayılan aile denetimli büyük tekeller) bir bölümünün kuruluşu geriye Tokugawa dönemine giderken, ünlü Mitsubishi gibi başka birçok yeni şirket Meiji döneminde sıfırdan kuruldu. Zaibatsuları kuran finans oligarşisi tıpkı militaristler gibi eski aristokrasiden geldi. Ekonomi bütününde eşitlikçi bir toplum tarafından yaratılan bir pazar ekonomisi olmak yerine, yukarıdan hükümet tarafından denetlenen ve desteklenen bir alan olarak şekillendi.

 

 

19'uncu yüzyıl sonlarında kadın işçiler için tekstil işleyiminden sonra en büyük kazanç alanı seks işleyimi idi. Fahişelik yasaldı ve genelevler devletin izni ve denetimi altında işliyordu. Yüzyılın başlarında Japonya'da 50.000 izinli fahişe çalışıyordu (pamuklu dokuma fabrikalarında çalışanların sayısı 60.000 idi). Ailelerin kız çocuklarını genel evlere satmaları seyrek görülen bir durum değildi.

 

1902 verilerine göre, gemi yapımında, makine ile ilgili işleyimlerde ve demiryolu şirketlerinde 33.000 kadar işçi çalışıyordu. Madenlerde ve metal rafinerilerinde çalışanların sayısı yaklaşık 40.000 idi. Bunların dışında değişik işleyim dallarında 100.000 kadar işçi çalışıyordu.

 

Kömür üretimi (buharlı gemiler ve demiryolları için)
Yıl Milyon ton
1875 0.6
1885 1.2
1895 5
1905 13
1913 21.3
Tecim filosunun büyüklüğü
Yıl Buharlı gemi sayısı
1873 26
1894 169
1904 797
1913 1,514
Demiryollarının uzunluğu (W)
Yıl Km
1872 29
1883 390
1887 1,030
1894 3,400
1904 7,600
1914 11,400

 


Japon Politik Partileri

 

Politik partiler Meiji dönemi sırasında doğdular ve bir yurttaş toplumunun içinden değil, başka her yenilik durumunda olduğu gibi aristokratik sınıflar tarafından ve militaristler ile işbirliği içinde kuruldular. Bu partiler hiçbir biçimde bir demokrasiyi temsil etmediler. Seçimlerde rüşvet ve dolandırıcılık olağan yöntemler idi ve parlamento üyeleri çoğunlukla kendilerini militaristlere satıyorlardı. Hiçbir hükümet ordunun onayı olmaksızın kurulamıyordu ve Savaş Bakanlığı ve Deniz Kuvvetleri Bakanlığı koltuklarında etkin görevde olan bir general ve bir amiral oturuyordu.

 

Anlatım ve konuşma özgürlükleri yalnızca sözde vardı ve eğitim bütünüyle devlet tarafından denetleniyordu. Kamu oyunu yansıtmaları gereken gazeteler ve dergiler Japon ordusunun eklentileri gibi davranıyor, Japon savaş ve saldırganlık politikasını destekliyorlardı. Genel olarak, Japon "özgür" basını yayılmacı savaşı bir ulusal politika olarak destekleme suçunu işliyordu. Politik olarak bütünüyle eğitimsiz Japon halkı bir yanda finans oligarşisinin köleliğini yaparken, öte yandan militarist savaş makinesinin hizmetinde öldürüyor ve ölüyordu.


Japon İmparatorluğunun En Geniş Düzeyi (1942) (W)

 

 

List of territories occupied by Imperial Japan

List of territories occupied by Imperial Japan (LINK)

Occupied or controlled region Date Population est.(1943) Notes
South Sakhalin prewar-1945 406,000
mainland China 1931 - 1945 200,000,000 (est) Manchukuo 50 million (1940), Jehol, Kwantung Leased Territory, Jiangsu, Shanghai, Shandong, Hebei, Beijing, Tianjin, plus parts of : Guangdong, Guangxi, Hubei, Hunan, Fujian, Guizhou, Inner Mongolia
Japan prewar-1945 72,000,000 Present day Japan, Kuril and Ryukyu Islands
Korea prewar-1945 25,500,000 Both North and South
Taiwan prewar-1945 6,586,000
Hong Kong December 12, 1941 - August 15, 1945 1,400,000 Hong Kong (UK)
:: East Asia (subtotal) - 306,792,000
Vietnam July 15, 1940 - August 29, 1945 22,122,000 As French Indochina
Cambodia July 15, 1940 - August 29, 1945 3,100,000 As French Indochina, Japanese occupation of Cambodia
Laos July 15, 1940 - August 29, 1945 1,400,000 As French Indochina, Japanese occupation of Laos
Thailand December 8, 1941 - August 15, 1945 16,216,000 Allied with Japan
Malaysia March 27, 1942 - September 6, 1945 (Malaya), March 29, 1942 - September 9, 1945 (Sarawak, Brunei, Labuan, North Borneo) 4,938,000 plus 39,000 (Brunei) As Malaya (UK), British Borneo (UK), Brunei (UK)
Philippines May 8, 1942 - July 5, 1945 17,419,000 Philippines (USA)
Indonesia January 18, 1942 - October 21, 1945 72,146,000 As Dutch East Indies
Singapore March 29, 1942 - September 9, 1945 822,000 Singapore (UK)
Myanmar 1942–1945 16,800,000 Burma (UK)
East Timor February 19, 1942 - September 2, 1945 450,000 Portuguese Timor
:: Southeast Asia (subtotal) - 155,452,000
New Guinea December 27, 1941 - September 15, 1945 1,400,000 As Papua and New Guinea (Australia)
Guam January 6, 1942 - October 24, 1945 from Guam (USA)
South Pacific Mandate 1919-1945 129,000 from German Empire
Nauru August 26, 1942 - September 13, 1945 3,000 from United Kingdom, Australia and New Zealand
Wake Island, US December 27, 1941 - September 4, 1945 nil USA
Attu and Kiska Islands (US) June 6, 1942 - September 27, 1943 nil USA
Kiribati December 1941 - January 22, 1944 28,000 from Gilbert Islands (UK)
:: Pacific Islands (subtotal) - 1,433,000
:: Total Population - 463,677,000

 




1) Japon Rus Savaşı; 2) Japonlar Kore’de (RESİM; HARİTA)

Japon Rus Savaşı (Port Arthur Saldırısı)

 

 



 

 

Japonlar Kore’de

 

 



Meiji period Work of Art
İdea Yayınevi Site Haritası | İdea Yayınevi Tüm Yayınlar
© Aziz Yardımlı 2017- 18 | aziz@ideayayinevi.com